Pages

10 Ocak 2010 Pazar

Download çubuğu.

Koleksiyon hastalığını da nefsi istekler arasında saymalı. Toplama isteği, sınırsız bir yanında bulundurma, elinin uzandığı yerde tutma, dursun abi lazım olur saplantısı. Kitaplarım da öyle. Son 10 yıldır İstanbul'daki iki büyük fuar organizasyonuna ismi lazım değil arkadaşla aralıksız katılıp hatta bazen aynı fuara 3-4 kez gidip toplanan kitaplar alındıklarından itibaren raflarda, istihza dolu, okuyamadın mı daha yavruu bakışlarını üzerimde gezdiriyorlar.
Gerçi elimin altında olmasını istediğim her şey var şu anda. Eğer başlamak bitirmenin yarısı ise ve satın almak okumaya başlamak ise ben bu kitapların yarısını okudum. Diğer yarısını da okuyunca okumuş olacağım. To do list im to read listesine dönüşeli ve bu listede 30 kitap kendine yer bulalı çook oldu. Acı gercek hiçbir zaman onları okuyamayacaksın hahahaa, diyen vicdansizlara inatla inanmak istemiyorum. Bi umut böyle kendinden bi beklenti icinde sonraki yılın fuarlarını bekliyoruz heyecanla. E bi de indirme hastalığı var. Yok hayır indirme değil, yani inmiş olması değil bizatihi dosyanın iniyor olması bu insanları zevk tepelerinde gezdirmeye yeter, indi kaydet tamam zevk biter. Yani o çubuğun içindeki, bıktırıcı İstanbul trafiğinde insanların tek sığınağı 3310 daki yılan oyunu misali sağa doğru ilerleyip çubuk bitince tekrar soldan başlayan yeşil kareler dizisi.
Göz onu takip etmekten yorulmaz, %100 e doğru yaklaştıkça akan salyalar klavyeyi veya yerine göre touch pad i ıslatır. Olum iniyor lan iniyor aaaaa indiii. Hiç izledin mı inenleri hiç okudun mu, yoo ben direkman bu download çubuğunun kendisiyle ilgiliyim, bu da böyle bir davranış bozukluğu. Diş çürüğü, kanser veya stres tarzı bi milenyum hastalığı. Artık adamın çocukluğuna mı inersin, bir nesli besleyen çubuk krakere mi kabahat bulursun yoksa bilumum kavga dövüş oyunlarında ölmeye yaklaşmayı sembolize eden enerji çubuğu -olum enerjinin bitmesi ne demek ki acep mitokondriler ATP üretmeyi mi kesiyor, j zaten- boşalırken yaşanan duygu yoğunluğunun altında ezilmiş çocukcağız mı dersin bilmem, bi çubuk zaafı var orası kesin.
E-book olayına ne denir öte yandan, bu satırları yazan süt yağlı sudan çıkmış çay kaşığı mı. İndirr belki lazım olur. O değil de en büyük sebebi pdf sempatizanlığı aslında. Hele o şekiller yok mu o şekiller, öyle 1 saat bakarım sıkılmadan. Zumlayınca bile netliğini kaybetmeyen keskin çözünürlük ve bilhassa yazıdaki uçurumsal siyah-beyaz kontrastlığı beni kendisinde kaybettiriyor. Taze inmiş e-book umda usanmadan sürekli scroll yaptığım için isyan isteği ayyuka çıkan ve diğer parmakları da organize edip hep birlikte kötü hayat şartlarından kurtulma gayesi güden fitneci grevci işaret parmağıma kulak tıkayıp içeriği de çoğu kez önemsemeyerek olum pdf ne güzel bi şey ya diye diye vaktimi eritirim. Yeni inmişi kardeşlerinin yanına koyup koleksiyonuma tatmin olmuş, huzura ermiş bir ifadeyle göz gezdirip, bi ara okuruz düşüncesinin belirsizlik sisleri altında cebimdeki 21 yıllık sancak sağ, iskele sol yazılı kağıdıma baktıktan sonra arama çubuğundan diğer pdf lerin engin denizine yelken açarım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bununla alakalı yazılar

Related Posts with Thumbnails