Pages

19 Ocak 2010 Salı

Sherlock Homes ve Cani Sinemanın Edebiyata Kastı Giriş

Malumunuz yepisyeni cillop gibi bir film girdi fizyona. Bundan nerden bakarsak bakalım bir ay filan evvel şimdilerde parmaklıklar ardında dizisinin kastına dahli sözkonusu olan Vehbi Basar arkadaşımız Guy Ritchie demişti, Robert demişti, Downey demişti. Yani bizi bu günler için önceden uyarmıştı. Sherlock Holmes filmi muvaffakiyetle beyaz perdedeki yerini aldı, hatta benim Sherlock filmindeki en garibime giden adam Robert Downey jr. bir altın küre bile aldı. Filmin mükemmelliğine, oyuncuların yetkinliğine ya da yönetmenin insanlık dışı olmasına kat'iyen değil. Benim derdim nerde o eski Sherlock Holmes'ler...

Öncelikle yukarıda bahsettiğim Robert Downey Jr.'ın uyumsuzluğunu bir vurgulayım. İlk Sherlock Holmes hikayesi olan Kızıl Dosya'da anılarını anlatan Dr. Watson Holmes'u 1,80'den uzun ve zayıf olarak anlatır. O dönemdeki bir çok Holmes ilustrasyonunda da bu böyle resmedilmiştir ayrıca Holmes kısa ve az saçlıdır. Robert Downey Jr.'n ne saçı ne de başı Sherlock'la alakalı. Adam 1.74 ve Demir Adam filmlerinde bir kas yığınına çevrilmiş. Üstelik saçı uzun ve dağınık. Ayrıca Holmes'un hayali evi 221B Baker Street civarındaki ve yazarı A. C. Doyle'un memleketi Picardy Place'deki heykellerindeki şapkası filmde uçurulmuş. Üstelik Downey jr. ne kadar iyi bir oyuncu olsa da çakma İngiliz aksanı İngiltere'nin öz evladı Holmes'e hiç yakışmamış. Biraz daha karakterlerden gidersek, Holmes'un tek aşkı soprano Irene Adler bir Mata Hari'ye, hikayelerin anlatıcısı olan Dr. Watson ise bir yancıya, bir wingman'e dönüştürülmüş. Ama asıl dönüşüm hikayenin kendisinde. Tarihin belki de ilk CSI'yı olan Holmes
şiddet meraklısı kavgacı bir adama dönüşmüş. Dr. Watson'ın "iyi sopa kullanır, ayrıca boksuda iyidir" betimlemeleri, karate filmelerinden çıkma sopa dövüşlerine ve Cage fighting'in atası olan bazı uygulamalara dönüştürülmüş. Yani film günümüz hollywood aksiyonlarına yaklaşmak için elinden geleni ardına koymamış. Bu arada olan tabii ki Holmes'e olmuş ve bir neslin kurnaz dedektifi hakkın rahmetine kavuşmuştur.

Bu kesinlikle yeni bir durum değil. Sinemacılar daha film çekmeye başladıkları ilk günden beri edebiyatı ve tarihi istedikleri gibi değiştirmekte herhangibir yanlışlık görmediler. T. E. Lawrence yada daha bilinen adıyla Arabistanlı Lawrence, koyu tenli, kısa boylu bir adam olarak betimlenmeisne rağmen Peter O'Toole, Ian Mckellen ve Ralph Fiennes hep 1.80üstü adamlar tarafından canlandırılmıştır. William Thackeray'in Vanity Fair'inde Becky Sharp karakteri Amerikalı Reese Witherspoon'a, Bir Geyşa'nın anılarındaki Japon kızı da bir Çinli'ye nasip olmuştur. Daha da sayardım ama öteki yazılara da birşeyler kalsın diyor ve burada bir nokta koyuyorum(.)


2 yorum:

  1. Sherl0k abinin serüvenleriyle her zaman yatığım gibi sadece merak etmekten başka bir şey yapmayan ben bile "ulan bu pek gitmemiş be" demiştim. 0rtalamanın altı izleyici ve 0kuyucu 0larak katılıy0rum.

    YanıtlaSil
  2. Azzzz önce filmden geldim. Dediklerine %100 katılıyorum ama film çok güzel yaaa :P

    YanıtlaSil

Bununla alakalı yazılar

Related Posts with Thumbnails