Pages

5 Ocak 2010 Salı

Beni ve Kendini Yakan Sezen Abla (!)

Beni yak, kendini yak, herşeyi yak
Bir kıvılcım yeter ben hazırım bak
İster öp ister okşa istersen öldür
Aşk için ölmeli aşk o zaman aşk


Seni içime çektim bir nefeste
Yüreğim tutuştu göğsüm kafeste
Yanacağız ikimizde ateşte
Bir kıvılcım yeter ben hazırım bak
Aşk için ölmeli aşk o zaman aşk


Beni yor hasretinle sevginle yor
Sevgisizlik ayrılıktan daha zor
Dilediğin kadar acıt canımı
Yokluğun da varlığın da yetmiyor

   İmam Gazali Hazretleri "Musiki aşığın aşkını, fasığın fıskını artırır" demiş. Bu düsturdan hareketle biz de musikinin aşk artımına nasıl sebep olduğunu anlatmakta yarar gördük.

   Yukarıdaki şiirimsi dörtlükler sezen abla nın kaleminden çıkmış, birçok sanatçı da bunu yorumlamış (bkz:Duman amca vs). Dinleyenler her ne kadar bu sözleri şarkı ayarında dinleseler de, bu sözlerin içinde bile çok derin manalar yatıyor (erbabı aşk için)



[Bu sözlerimden benim erbabı aşk olduğum çıkarılmamalıdır. Bilmek güzel uygulayabilmek manasına gelmez. bkz: Fatih Terim güzel futbol biliyor ama oynayamıyor]


   İlk dörtlükteki "beni yak kendini yak herşeyi yak" isteği müridin, hocasına bir yalvarışı, ihvanda yok olma, hocasında yok olma, Resulullah (sav) da yok olma ve makamların sondan 1 öncesi olan fenafillaha olan arzusunu dile getirmektedir. Zira burada kendi, hocası ve kalan herşeyin yok olması isteniyor. Bu mertebeler kademe kademe artışa işaret ettiği gibi şeriat tarikat marifet ve hakikat gerçeklerine de işaret etmektedir. Şeriatte seninki sen benimki senindir, Tarikatte seninki senin, benimki de senindir, Marifette seninki de yoktur benimki de, Hakikatte sen de yoksun ben de...Bilmem anlaşıldı mı.

   "İster öp okşa istersen öldür" kısmında ise müridin hocasına olan tam teslimiyeti, yanlış anlaşılmaya mahal vermeyecek şekilde anlatılmaktadır. Yani hocasının müridi okşaması veya öldürmesi mürid gözünde müsavidir, hepsinin bir hikmeti olduğunu bilir ve hepsine "peki" der.

   "Seni içime çektim bir nefeste" mısrası ile müridin, hocasında yok olma mertebesine teslimiyeti sayesinde çabucak eriştiği anlatılmaktadır. Zira nefesi içine çekip tüm vücuduna erişmesini sağlamak, büyük bir güven ve teslimiyet benzetmesidir. Bu mısra ile kast edilen mananın, hocasında yok olduktan sonra her baktığı yerde hocasını görmek, hatta kendi bile hocası olmak şeklinde olması da mümkünüdr.

   "Yanacağız ikimiz de ateşte" mısrası tüm bir şiirinin anlamını bozmakta, genel mana ile ters düşmektedir.

   "Bir kıvılcım yeter ben hazırım bak" ile de tekrar bu teslimiyetin üzerinde durulmuş, yanmanın bile emir ile olabileceği anlatılmıştır. Herhalde teslimiyetin daha iyi anlaşılabilmesi için şu menkıbe hemen herkese kafi gelir:

   Zamanında bir hocaefendi, etrafındaki sayıca çokca müridi ile günlerini değerlendirir, ilim ile meşgul olurdu. Bütün müridanın hocaefendinin kalbinde ayrı bir yeri olmasına rağmen bir tanesine karşı daha latif sözlü, daha ayrı davranışlıydı.

   Tahsil ile günlerini geçiren müridlerden biri bu durumu kavrayamamış ve çokca aklını bu mevzuda meşgul edip "Hocaefendi nin davranışı neden böyledir? Anlaması kıt, eli yüzü bile pek düzgün olmayan bu delikanlıya neden pek latifte benim gibi intikali yüksek zengin bir nesebe sahip birine onun kadar alakadar değil?" diye aklından geçirirmiş.

   Hocaefendinin bu düşüncelerden haberi olmuş olacak ki birgün bu iki müridi (sanki diğerine ders vermek istercesine) yanına çağırmış ve "Evladım! (ikinci müridi kastederek) şu bizim bahçedeki ineği sırtına alı da bizim evin damına çıkarıver" demiş. Mürid şaşırmış ve vakit kaybetmeden "Efendim, ineği sırtlamam ve evin damına çıkarmam mümkün değil" demiş. Hocaefendi sanki cevabı önceden biliyormuş gibi hiç vakit kaybetmeden diğer müride "Evladım! (ilk müridi kastederek) sen şu ineği sırtla da bizim evin damına çıkarıver" deyince mürid "Peki efendim" deyip bahçeye koşmuş. Ardı sıra giden hocaefendi ve ikinci mürid, ilk müridi ineği sırtlamaya çalışırken görmüş.

   Anlatım her ne kadar eksiksiz olmasa da umarım teslimiyet mevuzusu bu menkıbe ile bir hayli anlaşılmıştır.

   "Sevgisizlik ayrılıktan daha zor" mısrası ile de asıl terakkinin ilim ve ibadet ile değil, aşk ve ihlas ile olduğu anlatılmaktadır. Zira ihlasla, anlayarak ve aşk ile yapılan ibadetin ,söylenen zikrin, lanettayin ve sadece ağızda kalan zikirden, ibadetten kat be kat daha efdal olduğuna dair birçok hadis vardır.

   "Dilediğin kadar acıt canımı/Yokluğun da varlığın da yetmiyor" Burada ilk mısra yine teslimiyete işaret ederken, ikinci mısra yine şiir ile alakasız bir konuya temas ediyor.

   Umarım İmam Gazali'yi (ra) kızdırmamışızdır.

2 yorum:

  1. bu yazının y0rumu filan 0lmaz birader!

    YanıtlaSil
  2. acemiye katılıy0rum, hakkaten nedir bu arkadaş böyle! adam nerden alıp nereden geçip nasıl bağlamış.

    YanıtlaSil

Bununla alakalı yazılar

Related Posts with Thumbnails