Pages

25 Kasım 2009 Çarşamba

Holmes-House


O kadar lafını ettikten sonra bu kıyaslama işine tez elden girişeyim dedim.

Öncelikle kıyas unsuru karakterlerimizin benzer noktalarını ele alarak işe başlayalım.
En temel özelikleri üstün zekalarıyla gerek meslektaşlarından gerekse diğer insanlardan hemen ayrılırlar. Birbirinin benzeri metodolojileri vardır.
Kimsenin görmediği detayları görür onların üzerinden problemleri çözerler. Holmes arkadaşının ayakkabısına bakarak onun yağmurlu havada dışarda kalmasından yanında çalıştırdığı hizmetçinin beceriksizliğine varana kadar tahminler yapabilmektedir. House ise benzer şekilde kendine muayeneye gelen hastasının vücudunun renginden karısının hastayı aldattığını tahmin edebilmektedir.( Buna benzer tahminlerde bulunma meselesine gelince gerçek hayatta pek denemeyin. Her denememde ters köşe manyağı oldum. Ne de olsa köşe sayısında sınır yok.)
Olaylara bakış açıları da her yeni olayı yeni bir puzzle olarak görmeden öte bir yaklaşım değildir.
Olayın taraflarının duyguları pek önemli değildir. Tek başarı ise problemi çözebilmek, doğruya ulaşabilmektir. Hayatların kurtulması, insanların mutluluğu falan zerre kıymetli şeyler değildir.

Etrafındaki insanlara zekalarını defa kere ispatlamak onların en büyük keyfidir.Etrafındakileri aşağılayıcı ince göndermeler hayattaki tek zevkidir bu ikilinin.
Arkadaş meselesinde de kaderleri birbirine paraleldir. Sherlock Holmes'in tek arkadaşı "Dr Watson" iken Gregory House'un tek arkadaşı "Dr Wilson" olarak karşımıza çıkar.

Madde bağımlısıdır bu adamlar.Bağımlılıklarının sınırları yaşadıkları çağların kendilerine sundukları imkanlarla alakalıdır.House ağrılarından ötürü "vicodin" bağımlısıdır. Bunun dışında da belli buhran anlarında ne bulduysa çekebilir. Holmes ise temelde afyon bağımlısıdır. "Vicodin" vardı da almadı mı adamcağız?

Müziğe karşı ilgileri ise bir başka ortak yönleridir. Her ikisi de sadece dinleyici değil aynı zamanda da müzik aletleriyle araları iyidir. Holmes keman çalarken House temelde piano olmak üzere farklı bölümlerde gitar falan da çaldığı görülmüştür.

Kadınlarla ilişki meselesinde de tavırları nettir. Kolay kolay beğenmezler hatta nerdeyse hiç beğenmezler. Beğendiklerini de söyleyemezler. Holmes "Irene Adler" dışında hiçbir kadından etkilenmemiştir. House'un bu konudaki tavrı da benzer şekildedir. Sadece bir kere aşık olduğunu bilmekteyiz. Bunun dışında dekan Cudy ile bilinçaltında gördüğümüz düşünceleri dışında herhangi bir kadına değer verdiğini göremeyiz. Ne demişler zordur erkek adamın sevmesi daha da zoru seviyorum diyebilmesi...

Aksilik, huysuzluk, tek başına yaşama, iş dışında evin dışına pek çıkmama olayların dışında inaç daha doğrusu inançsızlık özellikleri de birbirlerine benzer.(Holmes agnostik iken House ise onun bir merhale ilerisi ateisttir.)
Bu kadar çok benzer özelliklerinin dışında farklı yönleri de vardır karakterlerimizin.Holmes fiziksel olarak güçlü sayılabilecek aynı zamanda dövüşten anlayan bir karakter olarak karşımıza çıkarken( boks yaptığını ve uzak doğu sporlarına merakını bilmekteyiz) House baston bağımlısı bir ayağındaki pıhtıdan ötürü tam sağlıklı ve kusursuz değildir.

House bir ekiple birlikte çalışırken, Holmes sadece kendi çalışır arkadaşı Dr Watson sadece olaylara keyif katan bir yan karakter olarak karşımıza çıkar.

Sherlock Holmes'in en büyük keyfi tütünlerdir. Her türlü tütünden anlar hatta birçok olayı çözmesinde bu bilgisinin yansımalarını görürüz. House'un da birçok farklı alanda çok derin bilgisi olmasına rağmen exper kademesinde bir hobisi yoktur. İlla ki birşey söylemek gerekirse de televizyonda izlediği tıp dizileri ve bunların senaryolarını önceden tahmin etme güdüsü onun hobisi diyebiliriz.

Sherlock Holmes dedektif olmasına karşın olayları ve bulguları bir doktorun kullandığı yöntemlerin benzerlerini kullanarak çözer. Bir nevi kriminal dedektifliğin atasıdır.(Kimyaya merakı ve bilgisi bu noktanın en önemli göstergesidir.)House ise tam tersine doktor olmasına rağmen olaylara bir dedektif gibi yaklaşır. Hastalarının sözlerinden ziyade onların evlerinde yaptığı aramaları referans kabul eder.(Temel felsefesi "everbody lies" olan birinden de bu beklenir zaten.) Bir başka önemli nokta da Sir Arthur Conan Doyle ya da Sir Burmabıyık'ın asıl mesleğinin doktorluk olduğunu gözden kaçırmayalım.

Bir küçük farklılık da temelde ihtiyaçlarının sonucu ortaya çıkar. Holmes'in en temel aksesuarı piposuyken House'u şekil şekil bastonlarla görürüz. Bir de hiç yanından eksik etmediği vicodin şişesiyle.

Sherlock Holmes karakteriyle Gregory House karakterlerinin ise tabii ki en temel farkı kitap okuyucusu ve televizyon yapımcısının hayal dünyaları arasındaki derin çizgidir. Kitap kahramanımızı hepimiz kendi hayal dünyamızda şekillendirirken televizyon kahramanının sınırları "Hugh Laurie" abimizin yetenekleriyle alakalıdır.Hangisinin daha gelişmiş olduğu ise kişeye özel bir meseledir.
Liste uzadıkça uzayabilir. Ama sorumlu yayıncılık adına "House M.D." dizinin yapımcılarının zaten Sherlock Holmes karakterinden fazlasıyla etkilendikleri gerçeğini saklamadıklarını söylemek lazım. En azından bu adamlar gerçeği söyleyebiliyor."Monk" karakteri temizlik hassasiyeti dışında (şimdi tek orjinal yanı bu da diyebilirsiniz) tamemiyle "Sherlock Holmes" çakması bir karakterdir.
Yani kahramanın yansımalarını görmediğimiz "orjinal" karakter yok denecek kadar azdır(Obsesif özellikleri ön plana çıkmış bütün karakterleri bu şemsiyenin altına toplayabiliriz.House'dan tutun da Sheldon Cooper'a kadar)Bu yüzden de popüler kültürün yarattığı birçok sanal karakterin de birinci göbekten atası olarak Sherlock Holmes'ü görmek de hata olmaz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bununla alakalı yazılar

Related Posts with Thumbnails