Pages

10 Kasım 2009 Salı

Bilmeyenler de Öğrensin - Bienal 2009

Çoook uzun zamandır dizginliyordum kendimi doğrusu (bilmem kaç Eylül'den beri). Küreselleşen şu dünyada (yani dünya kutuplardan basık ekvatordan şişkince ya, şimdi o şekil kayboluyormuş yavaş yavaş. Kutuplardaki o basıklık geri eski haline geliyormuş :D ) bende bu tek kültürlülük zırvasına bir tuğla koymayayım, gitmeyeyim şu Bienale diye diretiyordum. Fakat işte bugün malesef isteklerime karşı kendimi frenleyemedim ve savaşı kaybettim, Bienale gittim... (işte bu resim de gittiğimin kanıtıdır :D )

Şehr-i İstanbul'da 2 sene bir kere düzenlenen bu olay "tırnak içinde sanatseverleri" bir araya getiren bir mevzuymuş meğerse. Zaten olayın kendisine isim seçilen bienal kelimesi de Fransızca'da yılaşırı, 2 senede bir manasına geliyor.

Bienal toplamda 3 farklı mekanda sürdürülüyor. Biz sadece İstanbul Modern'de yapılan sergilere katıldık, katılmaz olaydık :D

Bienali pros&cons ayrımına sokacak olursak, artı yönleri kısmına koyacağım tek şey, öğrencilere ücretsiz giriş imkanı sunmasıdır. Eksi yönlerine gelecek olursaaaaak, iki nokta üst üste...

Lisede herkesin yaptığı şu klasik "toplum için mi sanat, sanat için mi sanat" tartışmasının bittiğini ben şahsen bu bieanal ile anladım zira ikisi de değil.

İnsanlar (ki bu insanların pasaportlarında meslek kısmında sanatçı yazıyor) başarı ile değil etiket ile yol katedilen şu dünyada etiketleri yardımıyla öyle işler ile prim yapiyorlar ki, doğrusu insanın havsalası almıyor. Örneğin bienalin girişinde tam ortada şöyle bir "eser" vardı: yaklaşik 1 metre uzunluğunda ve 30 ar santimetrelik bir kare düzlem üzerine oturtulmus, beyaz ahşaptan mamül bir dikdörtgenler prizması üzerinde tek dilim içi boşaltılmış buğday unundan bir ekmek ! Ve hepsi bu. (Yani şu resimde gördüğünüzün TA kendisi)


Evet bu kadar, bu bir sanat eseri ve kocaaaaa bienalde giris kismindaki birkaç eserden biri. Yani öyle köşede bucakta veya sonlara doğru filan da degil, tam ortada ve giriş kisminda.


Bir diger müthis bienal eseri ise TAM olarak şu iki resimde gördüğünüz gibi:


Simdi ne bu dediğiniz duyar gibiyim. Bu gördüğünüz fevkalade yani fevki âlâda olan bu süpper eser şu özlü söze dayanıyor "Dünyadaki en zengin 3 kişi, dünyanın en fakir 3 milyon insanının sahip olduğu mal varlığına sahip". Cümle gayet basit, anlaşılır hatta manidar bile diyebiliriz. Fakat sanatçımız cümlenin anlaşılmadığına kanaat getirmiş olsa gerek ki şöyle bir anlatim yoluna başvurmuş; karsılıklı iki duvardan birine A0 boyutunda beyaz bir kağıt asmış ve üzerine 8 punto ile 3 rakamını yazmış. Karşıki duvarda ise balyalar halinde üst üste dizilmiş yüzlerce A0 kağıt duruyor ve herbirinin üstünde (kağıtta hiçbir boşluk kalmamacasına yazılmış) yüzlerce kez 3 rakamı yazılmış.

Bir diğer eser ise şu linkteki videoda gorulen farkli el hareketleri fotoğraflanarak oluşturulmaya calışılmıs bir eser. Videdaki son el şeklinin telif hakki bize aittir. İzinsiz yayimlanamaz :)

Daha 2 gun anlatacak malzemem olsada elestirimi burada bitirmek istiyorum zira herhangi bir cağdaş sanat sempatizaninin hışmına uğramak istemem.


Bu kültürlerarası diye tabir edilen sanat sergisinin ardından herkese geleneksel türk el sanatlari dolu günler dilerim.









2 yorum:

  1. Adamlar devrim komünizm deyu "insan neyle yaşar" cümlesini bile klasik rus yazı karakteriyle yazmışlar.İçerde Hayvan Çiftliği'yle kafa bulmalar filan. Hemi de -çok klasik olacak ama sonuçta doğru- Koç Holding sponsor. Neydi; turşu, perhiz?

    YanıtlaSil
  2. Bienal ¿
    Sermayenin hükümranlığından ötede birşey yoktu. Tabandan yukarıya doğru değilde direkt tepeden inme sanat ancak bu kadar olur diyorum... Ki buna sanat denilirse. Hayır çokta odun bir insan olduğumu düşünmüyorum ama bu bienalde düşünecek pekte birşey yoktu. Hemen hemen bütün eserler yavan ve adiydi..
    Gittiğime pişman mıyım ¿
    Hayır..
    Çünkü kardeşlerim ile vakit geçiriyordum ve onlarla nerede olursa olsun mutlu olabildiğimden çokta üzülmedim :)

    YanıtlaSil

Bununla alakalı yazılar

Related Posts with Thumbnails