Pages

14 Aralık 2009 Pazartesi

El elden üstündür, peki ya parmak parmaktan


Bu işareti bilirsiniz, hani zafer anlamına gelir ya da getirilir. Bazıları barış der bu işarete, bazıları yanlış anlar bazıları ise sadece fotoğraf makinesi önünde yapar. Bir çok ünlünün elinde görmüşsünüzdür bunu. İki parmak ne kadar da çok anlam ihtiva edebiliyor değil mi sayın blogseverler.(Wipeout'a doğru bi sendeleme var) Peki gerçekten ne anlama geliyor bu işaret? İlk yapanın yaptığı gibi mi kalmış yoksa ilk yapanın yanına mı kalmış? Gerçekten de ezilenlerin, örgütçülerin veyahut barışçıların mıydı? Hayatta her olgunun bundan bi bin bilemedin bi beş yüz senelik mazisi olduğuna inanan yazarınız spahi, yine yemeden içmeden hatta karton kutu, sopa, ip ve marihuana yaprakları kullanarak koala avlamaktan bile kesilip bu konunun derinlerine inmeye karar verdi. Kahya atımı hazırla! Derinlere iniyoruz!

Ver Elini Ortaçağ

Şimdi el değil de parmak mı yazsaydım keşke. Ama neyse bi besmele çekip başlayalım. Efendim bu iki parmak hareketini tarihte ilk kimin yaptığı kesinlikle açık ve seçiktir. 1300'lerin ortalarında Fransa ve İngiltere paldır küldür savaşırken, İngiliz çiftçilerinin birkaç yüz yıldır birbirleri üzerinde talim amaçlı kullandıkları uzun yay bir anda dönemin silahı oldu. Aslında hepsi de asil ve vurdumduymaz İngiliz komutanları, İngiliz halkının neredeyse üçte birini tarumar eden bir veba salgını sonucu, aslında ezeli ve ebedi rakipleri Fransız asilzadeleriyle savaşmak için bu uzun yaylı okçuları kullandılar. Aslında bu kullanımlar şövalyelik ruhuna ve sportmenliğe hiç yakışmıyordu. Zira iyi bir centilmen Rakibi at üzerindeyse ona aynı şekilde karşılık vermeyi yiğitliğin şanından sayardı. Köylüyü, ayak takımını savaş gibi önemli ve eğlenceli bir işe karıştırmak neredeyse ayıptı.

Ancak İngilizler'in başka çaresi de yoktu, ellerinde olan adamlarla onların bildiği şekilde savaşmak zorundaydılar. Ayrıca İngiliz krallarının kafaları Fransız akrabalarından birazcık daha iyi çalışıyordu. Sonuçta istemeyerek de olsa Auray, Crecy ve Poitiers gibi önemli meydan savaşlarında İngiliz okçuları üzerlerine acı burun şut atmaya gelen acemi topçu gibi saldıran Fransız şövalyelerini, zırh delen oklarıyla haşat ederken İngiliz süvarileri de atlarını bir seyis bir yamak hadi bilemedin bir acemi oğlan eşliğine verip geri hatlara gönderip, köylü tebaalarının yanında tabanway savaşmışlardır. Zaferin çoğu okçularınken snob Fransız asilzadeleri: "Ya olur mu öyle şey allasen, hıh, biz okçu filan tanımazdık da o yanlarındaki attan inmiş hiç bir şeye binememiş adamlar bizi bozdu. Durun bakalım bi dahakinde biz de aynını yapalım." diye gubuzlanmışlardır. Özellikle Poitiers ve savaşın ikinci yarısındaki Agincourt'da bu taktiği denemişler ama hüsran bir kez daha onlara kalmıştır. Bu ardarda mağlubiyetler, Fransızlar'ın sinirini iyice bozmuş olacak ki, çoğu sağlam duvarlı kalelerine çekilmiş, "Ben ölene kadar kesin biter bu savaş hacı, belki o zaman bi gün yüzü görürüz" diyerek eş dost akraba ve talukatla hoş bir yaşam sürmeye başlamışlardır. Ama bir adam, bir Fransız sahneye çıkıp hiç denenmemiş yöntemlerle düşmanı yenmeye karar vermiştir.

Çirkin Şövalye


Fransa'nın Dinan şehrindeki Du Guesclin anıtı, adamın anıtı bile var be


Bertrand Du Guesclin, kayıtlara yüz güzelliği açısından sınıfta kalmış ama gönül güzelliğini de önemsemeyen bir adam olarak geçmiştir. Guesclin tam bir askerdir. İngilizler kadar profesyoneldir, maaşını günüde aldığında her zaman savaşmaya hazırdır. O, İngilizler'i meydan savaşında yenemeyeceğini bildiği için günümüzde terör adı verilen yönteme çok benzer bir taktik uygulamıştır. Büyük bir İngiliz ordusuyla karşılaşmamaya özen gösteren bu adam, o dönemde zaten sıradan olan gasp, yağma, katliam gibi atraksiyonlarla Fransa'daki İngilizler'i canından bezdirmiş hatta onun yolundan giden Amiral Jean de Vienne, önce İngiltere sahillerini yağmalamış, sonra da İskoçya'ya çıkarma yaparak savaşın yönünü değiştirmeye çalışmıştır. Bu kaos taktiklerinden biri de uzun yay kullanan İngiliz okçularının kıymetinin anlaması ve onların en şiddetli şekilde cezalandırılmasıdır. Peki geçimini savaşarak kazanan bir adam için en acı ceza ölüm müdür? Fransızlar farklı düşünerek :"Biz bu keferelere öyle bi ceza verelim ki ne bir daha bizimle savaşabilsinler, ne de ölebilsinler" deniş ve akıllarına şahane bir fikir gelmiştir. Uzun yay yapı itibariyle göğse doğru çekilen yaylardan farklıydı. Bu yay burna doğru geriliyor, germe mesafesini az da olsa arttırmak için baş ve orta parmaklarla kullanılıyordu. Fransızlar bu iki parmak olmadan okçuların hiç bir değerinin kalmadığını fark ettiklerinde, kısa yoldan gidip bu parmakları kestiler. Yakalanan her okçunun sadece bu parmakları kesiliyor, hem severek yaptıkları mesleklerinden hem de aileleri için kazandıkları yevmiyelerinden mahrum bırakılıyorlardı. İngiliz okçuları bu durumun kısa sürede farkına vardı ve devreye hemen İngiliz espri anlayışı girdi. Artık savaşlarda İngiliz okçuları, Fransız şövalyelerini sağlam parmaklarıyla selamlıyor, onları sinirden kıpkırmızı yaparken "ha, ha, ha, ha!" diye kahkahayı basıyorlardı. Sonra bu hareketin incitici anlamı o kadar ağır bastı ki, İngiliz kültürlü toplumlar da bizdeki orta parmak ayarında algılanır oldu. Günümüzde bile bu işaret İngiltere ve menşei ülkelerde iyi karşılanmaz. İki İskoç futbolcu, Barry Ferguson ve Alan McGregor, geçen Nisan'da yedek kaldıkları bir maçta gazetecilere bu işareti yapınca milli takımdan atıldılar. 1990'da İngiliz gazetesi The Sun, gıcık oldukları Avrupa Birliği komisyonu başkanı Jaques Delors'a bu hareketi pek de hoş olmayan "Up Yours, Delors" manşetyle ikram etmiştir.



Bay Churchill

Yüzyıllar çaktırmadan geçti ve İngiltere her zamanki gibi yine savaşa girdi. Bu kez düşman Nazilerdi. Başbakan Winston Churchill, zor durumda kalan İngiliz halkına moral vermek istiyordu."V" harfi "Victory" kelimesini çağrıştırıyordu. Churchill bunu eliyle yapmayı ne zaman bir kamera ya da fotoğraf makinesi görse adet haline getirmişti. Güleryüzle yaptığı bu işaretin bir sıkıntısı vardı. Churchill bu işareti Ortaçağ'daki İngiliz okçuları gibi yapıyordu ve bu durum İngilizler'in pek hoşuna gitmiyordu. Bir kaç denemeden sonra bir danışmanı işaretin anlamını Başbakan'a açıklayınca Churchill hareketini hemen değiştirdi ve günümüzde de kullanılan haliyle yani avuç içi dışarıya bakar şekildeki V işareti ortaya çıktı. Bu işaret çok sevildi, hatta İkinci Dünya Savaşı'nın kazanıldığı güne V-Day denildi ve bu olayı kutlayan milyonlarca insan birbirine bu işareti yaptı.



Barış ve Zafer

Savaştan sonra daha yirmi yıl geçmeden bu hareket yeni bir anlam kazandı. Vietnam Savaşı sırasında barış yanlıları bu işareti barış anlamında kullanmaya başladı. Dönemin pek çok ünlü şahsiyeti de bu furyaya katıldı ve "Benim neyim eksik" diyerek bu hareketi özellikle halka açık mekanlarda icra etti. Fakat savaşın en önemli destekçisi Amerikan Başkanı Nixon'da onlardan geri kalmayıp istifa edene kadar bu hareketi yine zafer anlamında kullandı. V işareti resmen ortada kalmıştı. Sonra Japonya'nın Sapporo şehrindeki 1972 Kış Olimpiyatları'nda Amerikalı patenci Janet Lynn bu işareti Japon kültürüne sapladı. Düştüğünde bile gülümsemesini yitirmeyen Lynn sayesinde bugün bile Japonlar hala fotoğraf çektirirken malum işareti yaparlar.

Ezildik ezileceğimiz kada bari parmaklar kalsaydı

Şimdi ise bir garip oldu bu hareket. Adlarını anmak istemesem de, PKK, DHKPC, İBDAC ve bilimum terör örgütünün yandaşları, mahkemlerde ve mitinglerde bu hareketi yapıyorlar. Vermek istedikleri anlam Barış mı? Hiç zannetmiyorum. Zafer olabilir ama kendilerinden önceki V işareti ideolojileri onlarla hiç uyuşmaz. Ortaçağ'da iki emperyalist devletin savaşında ezilenler sadece İngilizler değil yıllarca yağma ve ölümle acı çeken Fransızlardı aynı zamanda. İkinci Dünya Savaşı'nda terör kaynağı kesinlikle Almanya'ydı. Hippiler örgütçülerin fikirlerini kesinlikle benimsemezlerdi. Japonlar ise onlarla hiç resim çektirmezdi. Uzun lafın kısa tarafından diyecek olursak, sokaklarda çocuklara bile yaptırılan bu hareketin bizde içi boştur aslında ve içine bir şey koymaya yanaşan da yoktur.

1 yorum:

  1. Fotoğraf çektiren her japonun neredeyse aynı işareti yapmasından kelli, "sizin olayınız nedir birader" diyesim gelirdi, şimdi animeciler düşünsün.

    YanıtlaSil

Bununla alakalı yazılar

Related Posts with Thumbnails