Pages

11 Aralık 2009 Cuma

Karpuz.

Temmuz ayına fazla uzak olmayan bir Ağustos günü, unuttum İstanbul günü yani nem, neeem. Saate bakmadan iş çıkışı vaktine denk geldiğini insanın şeksiz şüphesiz fark edebileceği bir metro kalabalığından henüz kurtulup, muhtemel gollük bir topu kurtardıktan sonra nedendir bilmem herhalde nasıl tuttum bakın demek için ceza sahasını koşarak ileri doğru kat eden Rüştü misali yürüyen merdivenleri koşarak çıktıktan sonra durmayıp bi yandan montun fermuarını açarak ve kollarını zombi yürüyüşü yaparcasına ileri doğru kaldırarak koltuk altı-göbek arası hava sirkülasyonunu hızlandırmaya çalışırken aynı zamanda karşıdan gelen güruhun arasından temas etmeden geçip yüzeye ulaşmak, yani yeryüzüne.



Montu, dönüşte soğuk olur al sen bunu diyen annesini ulan anne demesine rağmen kırmayarak almıştır sabahleyin annesi görmeden gizlice evden çıkmayı başaramayıp. O kalabalıkta çıkarıp çantasına koysundur ama çantada lap top vardır, ders çalışmak için kitap almıştır, tıka basadır çanta. Elinde tutsun tamam ama ya cebindeki para, cüzdan düşerse telaşı ve pis kapılara temas etti etmedi ikilemi daha da terletecektir onu. Optimizasyon hesabı sonucu mont sırtındadır irdelemesinler bunu artık. Biraz önce iyimser bir tahminle en az 10 hanım ablaya temas etmiş olmanın ve mesela onların muhtemelen panten kullanmadıkları için saç diplerindeki yolunda gitmeyen her şeyi görmüş olmanın verdiği sıkkınlık ter bezlerini daha da yorar, çamaşırlar daha da ıslanır yani. Terlettikçe geren sinirlendiren, gerdikçe terleten o kadar kısır bir döngüdür bu. Vagonda giderken ter kokularının mümkün olabilecek en öz kaynağından çıkıp en saf ve katışıksız haliyle burnuna gelmemesi uğruna 1 metre yarıçapındaki vatandaşların kollarını kaldırmamaları için içten içten nasıl yalvardığını hatırladıkça daha da artar, daha da kuvvetlenir bu etki. Birkaç dakika önce yaşadığı bu anılar beynine hücum ettikçe vecd haline girer. Üst dudağını burnuna yaklaştırıp dudaklarının büzülmesine izin vererek kesici ve köpek dişlerinin nepnet gözüktüğü kuru ağızdan tek bir kelimeyi haykırabilir fısıltıyla: sıcaaak! Bu kelime hücrelerden kopup gelmiştir yani o derece samimidir bunu söylerken. Öğlen tatiline kadar tuğla-çimento taşımış bi insanda da vardır bu ifade evet. Yani susamışlık, yapışmışlık, yorgunluk, denize atlama isteği, Fatih'e gitmek üzere biraz sonra bineceği otobüsün de kalabalık olacağını maalesef bilmek vs. Bu sayılanların hepsini özetler o kelime. Evet yüzeye çıktı ne ister şimdi, ne ister?

Bir karpuz! Hayal gücü dar olduğu için suçlayamam kimseyi ama bir karpuzla yapılabilecekler sadece onu kesip yemekle sınırlı olmamalı bu alemde. Evet adam yüzeyde bekliyor Taksim Türk bayrağına bakarak dil dışarda ne yapsın bu eleman. Karpuzu bölün boyuna ikiye. Verin adama. Göm abi göm kafayı. Ooohh kemir kemir, atarideki labirentte yediği meyvelerle puan toplayan ağızdan oluşan kafanın kemirmesi gibi.


Çekirdek ayrıntısına takılma geç onu, evet biliyorum olmasa iyiydi ama düşünme ayrıntıyı zevki kaçmasın hava sıcak karpuza odaklan. Vücudun ter içinde, hala buharlaşmadı havadaki yüksek bağıl nem oranı yüzünden ama suratını sarmalayan şekersi serinlik ve yemek borundan aşağı akan karpuzun suyu ne güzel bir ikili. Son araştırmalar devekuşlarının korktukları için değil su bulmak için kafalarını kuma gömdüklerini göstermese yaptığın hareket hayvanlar alemindeki karşılığını da bulamayacakti.

Nakasawa Sanae

Nefes almak için kafayı dışarı çıkardığında ancak kız arkadaşından iltifat gören Tsubasa'nın el ensede, ortasında yılışgan açılmış ağzı olduğu halde kafasını geriye atışı ile kıyaslanabilecek bir mutluluk ifadesi vardır yüzünde. Önünden geçip giden kalabalıklar onun için sadece Morfius'un Neo'ya, matriki öğretip bak evladım bunlar gibi olma demek için beraber girdikleri insan yığınıdır artık. Yani onlara Morfius gibi eller arkada kavuşmuş çarpmadan yürüyebilir yüzündeki o ifadeyle. Karpuzun diğer yarısını ilerideki boyacı cocuğa al lan sıcak havada iyi gider yumul diyerek vermesinin önünde hiçbir engel de yoktur artık.

4 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. Matrix, karpuz, tsubasa? Ulan bunları yazabiliyodun da ne diye bekledin derler adama..:D

    YanıtlaSil
  3. Tamamen bos, ama bir o kadar da keyif verici bir yazi, tesekkurler...

    YanıtlaSil
  4. necati sepetçioğlu yazısından sonra bu yazının gönderilmesi çok ilginç :D ama bir o kadar da güzel ve zevkli :D

    YanıtlaSil

Bununla alakalı yazılar

Related Posts with Thumbnails