Pages

22 Aralık 2009 Salı

TasarımdaFarklılık Beğeni Grafiği

Arada bir şeyler karalarım, canım sıkılınca özellikle. Gece yatınca canımı sıkacak şeyler varsa hayal gündemimde, kafamda bir şeyler çizerim o zaman. Bu ıvır zıvırın kimse tarafından beğenilmeyeceğini düşünürüm. O zaman rahat rahat çizerim kafamda. Ama iş ciddi ciddi oturup çizmeye gelince anladım ben bu çizer tayfasının sıkıntısını. Hakikaten, geniş kitlelere hitap eden adamların işi ne zor yahu. Özellikle de sinema oyun otomobil vb. gibi tasarım farklılığı gerektiren işlerdeki tasarımcılara büyük hayranlık beslerim bu husuta. Arkadaş, adam bir tipleme çizer, ağzın açık kalır. Ama bu beğeninin bir ölçüsü, bir sınırı vardır bana göre. Nedir o?
Bence, bir kişinin bir tipi beğenmesi, onun kişisel zevkleri ile olduğu kadar, daha önce aklında yer etmiş olgu/olaylarla ilgilidir.
En basitinden, insan iki el iki ayak, tek kafa. Adam bir oyunda veya filmde rol alacak bir nevi yaratık çizecek. E ne yapar, haliyle eli, kafası, bacağı olan bir şey çizer genelde. Çünkü her insanın aklında, zaten vardır bu şekil. O yüzden, beğeni basamaklarından ilkini geçmiş olur tasarımcı. Yani zaten aşina olduğumuz bir şeye benzetmemiz lazım ki, beğenip beğenmediğimiz kanısına varalım bu şekli. Beni böyle lüzumsuz bir yazı yazmaya yönlendiren şey, insanlarda bir beğeni-farklılık grafiği olduğuna inanmamdır ve bu grafik hiç de doğrusal değildir.Buna (bana) göre, diğer tüm etkileri sabit tutup beğeniyi farklılığın bir fonksiyonu olarak düşündüğümüzde, farklılığı çok da abartmamak gerektiği görülüyor. Eee.. Bu mu yani? Derseniz, ki kesin dediniz, haklısınız.
Teorik kısmı uzun tutmadan, örneklendirelim:


Bu karedeki vatandaşlar Avatar filminin başrol oyuncuları. (Filmi izleyemedim maalesef, izleyenler beğemiş) Bana Apocalypto filmindeki tipleri hatırlattı.







Bu ve daha bir çok filmde görüğümüz yerli tipi. Fotoşop becerim olsa, üstteki mavilerin kulaklarını suratından büyük hale getirir, ağız burun orantısının canına okur, gözleri de enlemesine değil boylamasına eksene yerleştirir, sonra da beğendiniz mi diye anket yapardım. Fakat ankete gerek kalmadan sonucu biliyorum ki, çoğunluk (dikkat,herkes değil) yukarıdakini daha iyi bulacaktı.

Neden, çünkü beğeni farklılık grafiğinde tepeyi sağ yönde geçmiş olacaktım. Otomobil tasarımında da aynı şey çıkar karşımıza, sokakta giyilebilen kıyafetlerde de. Bildiğimiz,tanıdığımız şeylerden aşırı uzaklaşınca beğeniyi yakalamak imkansız hale gelebiliyor. Çok uç bir tasarım yapacağım diye uğraşan adamlar en sonunda öyle uçtayız ki ancak sadelikle anlaşılabiliriz havasına giriyor. Yine mi çok teorik? Örnekleyeyim:


Bu abiler de Yapay Zeka (Artificial Intelligence) filminden. Dünyanın terk edildiği bir zamandan çoook sonra dünyaya geliyorlar. Filmdeki rolleri kısa. Sonlarda biraz görünüyorlar. Çok ileri bir teknolojiye sahiplerdi, etkilenmiştim. Adamların uzay gemileri aslında daha güzel örnekti mamafih bulamadım resmini. Resmen parçalara ayrılabilen bir kareden gemi yapmışlardı. Tasarım çok basitti. Ama onun da ayrıntısını vermiyorlar, uzaktan gösteriyorlardı filmci abilerimiz. Muhtemelen düşünüp taşındılar, sonra da dediler ki; çok ileri bir teknolojiyi tasvir etmenin en güzel yolu sadeliktir. O kadar ileriler ki, fazla ıvır zıvıra ihtiyaç yok. Hatta bana kalırsa tipleri de insana benzetmeseler, istediklerini daha iyi yansıtırlardı.
Neyse, böyleyken böyle, öyle bi şeyler işte.

1 yorum:

Bununla alakalı yazılar

Related Posts with Thumbnails