Pages

12 Aralık 2009 Cumartesi

Futbolun başıboş lafları

Bilirsiniz erkek Türk gençliğinin neredeyse tamamı futbol hastasıdır. Çoğunun doğru dürüst konuşabildiği tek konu futboldur.(Diğerleri ise facebook videoları ve Kurtlar Vadisi -anam bea genellemeye bak-) Hatta bazı genç kızlarımız kendilerini zorlayarak erkek arkadaşları ve hatta flörtleriyle (tövbe tövbe)futbol konuşmak zorunda kalıyorlar. Daha dün bir genç kızımızın "Ya bu ofsayt çok saçma" dediğini kafamın iki yanına monte durumdaki kulaklarımla duydum. Bu bendenizin "ya bu rot balans ne gadder gomik değel mi?" ya da "Doktor bu gan basıncını nassı dengeliyonuz yav" dimem pardon demem gibi absürd ve kara mizah bir durum. Allah'a çok şükür futbolu sevip bilsem de başka konulara da meylim var. Ama bu sabah dün akşam oynanan bir Garip Antalyaspor-Galatasaray maçı esnasında Vedat Özdemiroğlu isimli muhteremin "Selam Dünyalı, Ben Türküm" adlı yapıtını okumam sırasında beynimdeki dalgalanmaların bir sonucu olarak futboldaki garip gureba terimleri, spikerlerin laf kalabalıklarını bu ilk kez loş ve boş yazımda bi irdeleyim dedim.

-Top oyun alanını terk ediyor: Futbolun en hazin cümlesi belki de budur. Futbol sahalarının en güzel varlığı topun, doğal yaşam alanı olan sahayı bir an bile düşünmeden terk etmesidir. Bir ayrılık vardır işin içinde bir yarım kalmışlık. Ama birkaç saniye içinde taç atılır sonra hurraa!

-Kafalardan seken top: Garip bir durumdur sanki. Hep yerde olmaya alışık topun bir anda kafa müdahaleleriyle bir o yana bir bu yana savruluşudur. Ama hafif meşreptir top aynı zamanda. Kimseye sadakati yoktur bir o kafadadır bir bu kafada. Hakem de çıkıp demez ki, evladım indirin şu topu diye birileri sıkılana kadar orada kalır top.

-Çok sert bir müdahale: İçi acıyan spikerin feryat dolu isyanıdır. Yavaş lan kıracaksınız bi tarafınızı demenin televizyonda söylenme şeklidir. Ama aslında o kadar da kötü şeyler olmamıştır sahada. Ya birisi havada hafif bi parande atmıştır faul sonucu ya da usturupsuz bir topçu kendini o kadar kötü yere atmıştır ki beli filan acımıştır.

-Oyun bir orta saha mücadelesi şeklinde geçiyor: Maçın sıkıcı olduğuna dalalet eder. Topa kimse sahip çıkamıyordur. Hep fauller taçlarla kesilir oyun. Hakem de gıcık çıkar. Belki de kimse oynama havasında değildir.

-Fuleli adımlarla ilerliyor: Normal hayatta leylek kazulet gibi lakaplara sebebiyet verebilecek kadar uzun bacaklara sahip bir oyuncunun yeşil sahada koşması ve koşarken de kimseyi takmamasıdır. Tabii önünde bir top olması şartı da aranır. Genelde golle veya topun ve koşuyu yapan futbolcunun taca atılmasıyla son bulur.

-Xspor'un siyahi futbolcusu: Irkçı bir söylemdir. Televizyondan seyreden herke bilir zaten adamın rengini. Beyazi futbolcularda renk belirtmeye gerek duymayan işgüzar spikerler, top onlara gelince siyahilerin farkını hemen suratlarına vururlar. Ayrıca zenci, arap, gündüz feneri gibi daha kaba kullanımları genelde stadlarda höykürülür. Ayıptır.

-Maç çok tempolu başladı: Sabah mahmurluğunu henüz üzerinden atamamış spikerin, maçın başlamasıyla yaşanan bir kaç kıytırık pozisyon sonucu tribünlerden yükselen gürültülerle kendine getirilmesi durumudur.

-Sahalarda görmek istemediğimiz hareketler: Sahada kavga çıkınca ya da iki artist topçu birbirine horozlanınca ortaya çıkan spiker çağrısıdır. Sanki sahalarda görmek istemeyiz de bunları arka mahallede hep görmek isteriz. Sanki birileri kavga etsin de biz bakalım deriz. Garip.(Aslında öyle diye düşünüyor insan bir an)

-Oyunun yönünü değiştiriyor: Saçma sapan bir laftır. Genelde top bir kanattan diğerine atılınca söylenir ama mantıklı olanı bir kaleye doğru atak yapan takımın yok biz bu tarafı sevmedik deyip korku dolu bakışlarla arkadaşlarını izleyen kendi kalecilerinin koruduğu kaleye doğru akın etmesi olmalıdır.

Bu kadar başka gelmedi aklıma...




6 yorum:

  1. ben de tam futbol hakkında bi yazmayı düşünüyordum ki spahi yazmış. Allah onun iyiliğini versin :D

    lise çağına kadar bulunduğum bütüm öğretim kurumlarında futboldan anlamayan %5 lik kısım içinde kaldım sınıfta. Yani bunun bana özgü bir hareket olduğunu düşünmüyorum. Hep o yıllarda muhabbete yabancı kalırdım, hep eziik hep itilmiş ....( abarttım, farkındayım)

    Fakat ne hikmetse üniversite yıllarında o %5 lik dilim futboldan anlayanlar tarafında doldurdu sınıfa. O zaman bi hoşuma gitti bi bööle güzel oldu ki kafam anlatamam (kafam güzel oldu derken de abarttım, onun da farkındayım)

    Hasılı kelam spahi nin yazısıyla aklıma geldi bunlar. Özellikle şu yukarıdaki ilk genellemeye sonun kadar katılıyorum. Bu genelleme sanki benim ağzımdan çıkmış gibidir. Bu genellemeye laf eden bana laf etmiş sayılır vesaire vesaire :D

    YanıtlaSil
  2. Efenim demek ki son zamanlardaki şartlar bizi bu hale getirmiş. Esasen ben de bir fitbol yazısı yazmak niyetindeydim. Artık herkesin bir fitbol yazısı yazmasını beklemek ayıp olmaz herhalde. İsim vererek rencide ediyorum: Cümb ve Duramıyorum'dan çıkacak birer fitbol yazısından çok ümitvarım.
    Ayrıca, blogda yazısız bir kural olduğu hissine kapılıyorum, henüz kimse "memleketin hassas dengeleri" üzerine siyaset yazısı yazmadı. Herkes sanki bir ilk yazıdan sonra yavaştan girecek gibi. Şu günlerde ortalık epey bir karışık malum. Şahsen bu konuda yeterli birikimim olmadığı için bulaşmıyorum. Malum, her kafadan bir ses çıkıyor zaten. Enerji meselesi hakkında yazdıklarım da siyasete pek girmez sanırım.

    YanıtlaSil
  3. Çorbadan Braziç ve arkaaşlarının forma giydiği bir maçın yorumu olabilir mesela.

    YanıtlaSil
  4. A)Blogdaki uyuyan futbol canavarını uyandırdığım için kendimden utanıyorum
    B)Memleket dengeleri falan filan üstüne ben yazmıştım ki ama çok etkili değildi herhalde gözden kaçmış olacak. Yani siz ortalığı inletelim yeri ve illaki göğü birbirine katalım diyorsanız ben sonuna kadar varım. Sen girersen ben de girerim Cevo!!!(Catch-phrase kepazeliğiyle yorumu iyice musmundar ettim)

    YanıtlaSil
  5. acemi'ye: futbol yazısını istek üzerine (zaten yazacaktım da hani istek geldi yazdım gibi olsun :D) yazacağım. Ama hassas dengeler üzerine milleti kışkırtmayı bırak acemi. Yoksa çok kötü olur anlıyor musun beni dostum. O kahrolası kafanı bilmem naaparım....yürü michael gidelim :D

    spahi'ye: Evet malesef uyuyan canavar uykudan uyandı. Bu arada hassas dengeler konusunda da bu kadar hassas olmamak lazım canım :D

    Bu arada sondaki resim çok güzel yaaa :)

    YanıtlaSil
  6. Durup duruken, yahu bir Dersim yazısı vardı hakkaten diye beni uyarması 2 gün gecikince, balık hafızam beni yine rezil etti sağolsun. Çay koyarken demliğin altını sürmeyen beyin, arka serbest mi deyince arkaya bakmadan serbset diyen beyin!

    YanıtlaSil

Bununla alakalı yazılar

Related Posts with Thumbnails