Pages

5 Aralık 2009 Cumartesi

Aleni Yanlışlar ve Doğruları 1- Soner Yalçın (Bu dinciler....)

- E sen Soner Yalçın'dan daha mı iyi biliyosun?
+ Ben kesinlikle Soner Yalçın'dan daha iyi bilmiyorum. Bildiklerim ve söyleyeceklerim, başkalarının bildikleri ve söyledikleridir...(sözün sonuna nietzsche mi yazsam naapsam)

Soner Yalçın Kasım 2009 da yeni bir kitap ile çıktı okuyucuların karşısına. Bu dinciler o müslümanlara benzemiyor ismini verdiği kitap adından da anlaşılacağı gibi o müslümanlara benzemeyen bu dincileri anlatıyor (hiç suya sabuna dokunmuyorum bak... ona göre)



(işte o kitap)
Bu yazı serisinde bahsi geçen kitapta, din adına söylenilen fakat dini akidelere (ayet, hadis, akaid, fıkıh vd) uymayan kısımları delilleri ile birlikte yazacağım.Fakat bu iddiamdan kitaba bir reddiye yazacağım manası çıkarılmamalı, Soner Yalçın'ın bundan sonra çıkaracağı kitaplara bir eleştiri, bir iyileştirme aracı olarak faydamın dokunacağı düşünülmelidir. Zira eserleri ilk baskı olarak 100.000 ile çıkıyor piyasaya (korsanlarla 200.000 olur zannımca). Bu kadar büyük kitleye hatip olan kişi, şüphesiz yazdıklarını mükemmele yakın veya mükemmel bir doğrulukta yazmalıdır.

Bu kadar resmi açıklamadan sonra kendi dilimize geri dönecek olursak, iki nokta üst üste: Soner Yalçın'ın bundan önceki 2 kitabını da okumuş biri olarak (beyaz türkler, müslümanlar) en öncelikli söylemek istediğim kendisinin insanüstü bir insan bilgisine sahip olması ! (buradaki ünlem işaretine dikkat). Zira her bir kitapta birkaç yüz kişinin ismi, 1. ve 2. dereceden akrabaları, ayrıca hangi akrabasının hangi ünlü kişi olduğu, hatta iş ilişkileri çerçevesinde kimle kimin aynı işte çalıştığı, patron/işçi ilişkisi yazılmış. Anlaşılan o ki kendisinin bir veri tabanı yönetim sertifikası var :D (zira bu kadar isim ne akılda tutulur, ne yazılı dökümanda). Ayrıca bu kadar bilginin nasıl, ne şekilde toplandığı ve nasıl muhafaza edildiği soruları aklımda sonlarında soru işareti durur vaziyette öylece bana bakıyor...Neyse...Sonraki eleştirilerde yer yer kendisine ve kitaplarına ilişkin genel bilgiler vereceğim. Şimdi asıl kitaba dönelim.

Kitaba Nurettin Topçu ile başlangıç yapmış Yalçın. Kendisinin ne kadar münevver olduğundan, dini doğru anladığından, yani kısaca "Bu dinciler" den olmadığından bahsetmiş. Kendisi ile ilgili bilgi internetten çok çok teferruatlı biçimde bulunabilir. Kitabın daha 12. sayfasında, Nurettin Topçu'nun bir anlatımını yazmış Yalçın. Hemde "ne güzel anlatıyor" diyerek. İşte o anlatım:

"Bunlar cam arkasından sakal öperek hırka takdis etmede dindarlık var sandılar. İnsanın nefesinden şifa umdular.Medeni nikahı eksik bulup imam nikahında keramet aradılar. Tesbih sayısında hikmet buldular.Günahları rakamlarla ölçtüler. Duaları sesli yaptılar. Merasimle ruhlarını tatmin ettiler. Böylelikle eşyanın hayatına sayıları tatbik etmekle muazzam bir dini matematik sistemi meydana çıktı.Bu matematiğe sadakat imamın şartı oldu. Dinden bütün ruh sıyrılarak kendisiyle hiç alakası kalmayan bir iskelete iman adı verildi."Bugün içinde yaşadığımız ahlaki yozlaşmayı bu sözlerden başka ne anlatabilir?."


Cümle cümle yanlışları söyleyecek olursak:

Cümle 1: Bunlar cam arkasından sakal öperek hırka takdis etmede dindarlık var sandılar Hazreti Resul (sav) un vücudundan ayrılan veya vücutlarına değen parçalara Sahabe Hazretleri'nin gösterdiği hürmet belki yüzlerce kitapta anlatılmaktadır. Tek bir örnek vermek gerekirse İkinci asrın müceddidi olan, İmam-ı Rabbani Hazretleri Mektubat adlı eserinde şöyle buyuruyor:

"Tıraş olunca, mubârek saçlarını, sakal kesintilerini yere düşmeden kapışırlar, bir kılını taşımağı, tâc ve tahtdan kıymetli bilirlerdi. Koca Roma ordularını yere seren, kal’aları, memleketleri feth eden Hâlid ibni Velîd “radıyallahü anh”, bütün bu muvaffakıyyetlerinin, başında taşıdığı bir (sakal-ı şerîf) sâyesinde olduğunu söylemişdi"

Açık ve net olarak Sahabe-i Kiram Hazretleri'nin sakalı şerife olan hürmetini buradan anlamak mümkündür. Ayrıca Cenab-ı Peygamber'in

"......Hz. Ömer der ki: "Resulullah (sav) (devamla) ilave etti: "Ashabım yıldızlar gibidir, hangisine uyarsanız hidayeti bulursunuz."......"
Kütübü Sitte, Hadis No: 4368

Hadisi Şerifi ile de bizim de böyle yapmamızda herhangi bir beis olmadığı, herhangi bir akıl seviyesi ölçütü gerektirmeden anlaşılmaktadır. Zira cümlede bahsedilen hareket bundan daha edna bir harekettir.

Cümle 2: İnsanın nefesinden şifa umdular Bu cümlenin tekzibi herhangi bir kaynağa bile ihtiyaç duymamaktadır. Şöyle ki: Cenab-ı Allah'a yakın olan kişinin O'na yalvarması, muhakkak ki diğer kişilerin yalvarmasından başkadır. Allah'a yakınlaşmış, bağlarını kuvvetlendirmiş kişi Allah'tan birşey istediğinde, Cenab-ı Allah'ın o kişiye istediğini daha çabuk ve istediği gibi vermesi bu yakınlığın sebebi olarak gayet insan aklına yatkın ve mantıklıdır. Okuma işi de Cenab-ı Allah'a onun ayetleri ile tazarru edip yine O'ndan şifa istemektir. Böylece bazı kişilerin bu vesile ile başkalarına dua edip şifa istemesi gayet doğal ve makuldur.


Cümle 3: Medeni nikahı eksik bulup imam nikahında keramet aradılar Nikah, önemine binaen, apayrı, başlıbaşına bir mesele olarak ele alınmıştır islam hukuku kitaplarında. (Ömer Nasuhi Bilmen - Hukuku İslamiye ve Istılahatı Fıkhiyye) Belirli şartları ve gereksinimleri vardır. Bunlar malesef resmi nikahta uygulanmadığı için (nikahın sahih olması açısından) bir de dini nikah yapılıyor. Örneğin:

- Dini nikahta şahitler müslüman olmalı ve iki şahitten biri erkek olmalıdır. Resmi nikahta bu 2 şarttan hiçbiri gereksinim değildir.
- Dini nikahta evlenecek taraflar süt kardeş olmamalıdır. Resmi nikahta bu sorgulanmamaktadır.
- Müslüman bayan, müslüman olmayan erkekle evlenmez. Yine resmi nikahta bu sorgulanmıyor.

Bu sebeplerden ötürü "Bu diniciler" resmi nikahın yanında bir de dini nikah kıymaktadırlar.


Cümle 4: Tesbih sayısında hikmet buldular.Günahları rakamlarla ölçtüler

Hazreti Peygamber'in hayat ve önerilerinde sayısız rakam hem öneri hem uygulama mahiyetinde yer almaktadır. Aşağıda örnek olarak sadece 5 tane kütübü sitte hadisi yazdım. Ha eğer Hazreti Peygamber'de (haşa) tesbih sayısında hikmet buldu denilirse, bunu diyene "peygamberin kim" diye sormak gerekir herhalde.

Kütübü Sitte, Hadis No: 3301
"......Bu açıklamam üzerine Resulullah: "Ey Fatıma, Allah`tan kork, Allah`a olan farzlarını eda et, ailenin işlerini yap. Yatağına girince otuzüç kere sübhanallah, otuzüç kere elhamdülillah, otuzdört kere Allahuekber de. Böylece hepsi yüz yapar. Bu senin için hizmetçiden daha hayırlıdır." buyurdular......"

Kütübü Sitte, Hadis No:3591
".......Kaptan sağ eline su döktü. Üç defa ellerini yıkadı. Sonra üç kere mazmaza ve istinşakta bulundu. Mazmaza ve istinşakı su aldığı eliyle yaptı. Sonra üç kere yüzünü yıkadı, sağ elini üç kere yıkadı, üç kere sol elini yıkadı. Sonra elini kaba batırdı, bir kere başını meshetti. Sonra üç kere sağ ayağını yıkadı, üç kere sol ayağını yıkadı....."

Kütübü Sitte, Hadis No:1814
"Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim sabah namazının arkasından yüz kere tesbihde ve yüz kere tehlilde bulunursa, deniz köpüğü gibi çok bile olsa günahları affedilir"."

Kütübü Sitte, Hadis No:1781
"Resulullah (sav) duayı üç kere yapmaktan, istiğfarı üç kere yapmaktan hoşlanırdı."

Kütübü Sitte, Hadis No:1804
"......Sizden biri rükü edince üç kere "Sübhane rabbiyel azim (Büyük Rabbim (her çeşit kusurdan) münezzehdir" desin. Bu, en az miktardır. Secde yapınca da üç kere "Sübhane Rabbiye`l a`la (Ulu Rabbim (her çeşit kusurdan) münezzehdir" desin......"

Cümle 6: Böylelikle eşyanın hayatına sayıları tatbik etmekle muazzam bir dini matematik sistemi meydana çıktı.Bu matematiğe sadakat imamın şartı oldu.

Cümle 4 deki delillerin hepsi bu cümle için de geçerlidir. Fazlası israftır...


Kitabı okurken bunun gibi belki onlarca paragrafı işaretledim. Fakat buraya hepsini yazmaya ne vakit ne de blog sınırlarımız yeter. Fakat farklı konularda birkaç yazı daha ele alacağım. Umarım sizinle onları da paylaşabilirim....

"Konuları çarpıtmadan ele alan bir Türkiye için elele" diye bi pankartımız olsa da Fener-Galatasaray maçında şöööle kameraya dooru açsak ne iyi olur dimi ?


(offff güzel oldu be :D )


3 yorum:

  1. Bi kere bu reddiye olmuş onu bi söyleyim. İbn-i Teymiyye de vakti zamanında ona buna kapak mahiyetinde reddiye yazar sonra bi acı kahve söyleyip ufka doğru içermiş...Açık konuşmak gerekirse iki numaralı cümlede anlatılanlar hakkında benim de şüphelerim var (hala da var yani geçmedi) ama açıkladığın parağrafın geneli İslam'ın tüm zamanları kapsayan bir din olduğu gerçeğini görmezden gelmeye çalışanların yani İslam'da reform isteyenlerin milli marşı gibi bir şey. Bu yüzden +rep bu yüzden helal olsun...

    YanıtlaSil
  2. 2. cümledeki mesele çok ayrıntılı bir yazı/tartışma/(hatta)kitap konusu sanki.

    YanıtlaSil
  3. aslında ben sipahinin sorusuna uzun bi cevap yazmayı düşünüyordum, kaynakları filan toparlamıştım ama madem bu soru özel değil, kaynakları biraz daha genişleterek bunun hakkında bi yazı yazayım da bari millete hayrımız dokunsun (bu cümleden şu an hayrımızın dokunmadığı çıkarılmamalı dostlar :D )

    YanıtlaSil

Bununla alakalı yazılar

Related Posts with Thumbnails